“Akide şekeri nedir?” sorusunun cevabını merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. Akide şekeri, oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Kökeni Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar dayanır. Türkçe sözlükte akide şeker kavramını, şekerin kaynatılıp katılaşmasıyla yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker tanımı karşılamaktadır.
Kuruyemiş ansiklopedisinde ise akide kavramını, şeker ağdasının sertleştirilip kesilmesiyle yapılan sade veya çeşitli aromalarla zenginleştirilen şekerleme çeşidi tanımı karşılamaktadır.
Ansiklopedi tanımına göre akide şekeri meyve suları, çiçek suları, meyve kabukları ve baharat çeşitleri eklenip lezzetlendirilen ve renklendirilen sert, genellikle şeffaf ve parlak yapıdaki lokmalık ufak kesimli şekerleme çeşididir.
Bu şekere akide şekeri denmesinde çıkış noktası akit sözcüğüdür. Peki akit sözcüğü nasıl akide şekerine adını vermiştir? Öğrenmek için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.
Akide Sözcüğünün Kökeni Nedir?
Akide şekeri, ismini Arapça kökenli bir sözcük olan Akit kelimesinden almaktadır. Bu sözcük Arapça’da iman, inanış, bağlanma ve sadakat anlamına gelmektedir.
Şekerin isminin akide olarak belirlenmesinin nedeni ise adına uygun bir işleve sahip olmasının amaçlanmasıdır. Bir şeker ile karşılıklı inanç ve sadakat kavramlarının nasıl bir ilişki içerisinde olabileceğini merak ediyorsunuz değil mi? Öğrenmek için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.
Akit ve Akide İsimleri Arasındaki Bağlantı Nedir?
Osmanlı Devleti’nde iktidarın gücünü ve otoritesini koruması noktasında kapıkulu ocakları büyük önem taşıyordu. Bu nedenle kapıkulu ocaklarının hoşnut tutulmasına oldukça önem veriliyordu.
Seferlerde başarı elde edilebilmesi ve barış dönemlerinde devlet içinde huzursuzluk yaşanmaması için hem askerlerin gönlünü hoş tutmak hem de ocak mensuplarının durumlarından memnun olup olmadıklarını anlamak amacıyla sözsüz çeşitli iletişim yöntemleri geliştirilmişti.
Bunlardan biri yeniçerilere Ramazan ayında baklava ikram edilme merasimini kapsayan baklava alayı, bir diğeri ise kutlamalarda ve yeniçerilerin üç aylık ulufe dağıtımının yapıldığı dönemlerde gerçekleşen çanak yağmasıydı.
Ulufe dağıtımı için bir araya gelinmesi, aynı zamanda çanak yağması için de hazırlanılması anlamına gelirdi. Bu törende yeniçeriler çanaklardaki yiyecekleri yağmalardı. Yağmalama yeniçerilerin padişaha olan sadakat ve itaatlerini simgelemekteydi. Törenin hemen sonrasında ise kurban kesilirdi.
Çanak yağması bittikten sonra askerlerin memnuniyetlerinin ifade edilmesi adına, muzhır ağa veya kapı kethüdası aracılığıyla sadrazam ve ocak ağalarına akide şekeri dolu tabaklar gönderilirdi. Bu da geleneğin olmazsa olmaz parçalarından biri arasındaydı.
Kapıkulu ocaklarında yapılan tören esnasında gerçekleşen akide şeker paylaşımı, kavramın sözcük anlamını da karşılıyor. Askerler ve padişah arasındaki sözsüz iletişimi simgeleyen bu kavramın kökenleri Fatih Sultan Mehmet’e kadar dayanıyor.
Günümüzde Akide Şekerinin Yeri
Akide günümüzde Türkiye’nin pek çok yerinde dini günlerde, geleneksel anlamda özel olan tarihlerde, mevlit törenlerinde, Ramazan ayında ve kandil gecelerinde dağıtılmaya devam etmektedir.
İlk Akide Şekeri Ne Zaman ve Nasıl Yapıldı?
Akide şekeri yapımı oldukça basit gibi görünse de hayli zor ve meşakkatlidir. Şeker 500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu için çok sayıda yapım yöntemi vardır. Zaman içerisinde pek çok kişi yapım aşamasına katkıda bulunmuş ve yeni dokunuşlara imza atmıştır.
Akide şekeri ilk dönemlerde şekerin sıcak suyla eritilmesi sonrasında yuvarlak mermer tezgâh üzerine dökülmüş ve ardından şekil verilerek üretilmiştir.
Sonralarda lokum ve akide şekerlerinden elde ettiği ünü günümüze kadar ulaşan Hacı Bekir, akide şekeri yapma yöntemlerine farklı bir yorum getirmiştir. Hacı Bekir, kelle yani akide şekerini öncelikle havanla dövmüş ve eritmiştir. Ardından içine meyve özleri ve kuruyemişler karıştırıp bu karışımı elle yoğurmuştur.
Hazırlanan hamuru uzun bir çubuk haline getirmiş ve yan yan kesmiştir. Havuç şeklinde kestiği akideler zaman içerisinde bugünkü şeklini almıştır.
Tüm bunların dışında çıktığı ilk dönemlerde büyük ilgiyle karşılanmış mühürlü akideler vardır. Altıgen şeklinde ortası çukur olan ve çukur kısmında “maşallah” yazan akidelere de geçmiş dönemlerde mühürlü akide ismi verilmiştir.
Akidenin şekli ve yapım yöntemi zaman içerisinde çok kez değişikliğe uğramıştır. Günümüzde akideler genellikle bakır kazan içerisinde, suyla toz şeker karıştırılıp su tamamen buharlaştıktan sonra kaynatılarak yapılmaktadır.
Karışım hazırlandıktan sonra kişinin isteğine göre bal, kuruyemiş ve meyve parçacıkları eklenip soğumaya bırakılmaktadır. Soğumaya başlayan şeker macununa çubuk biçiminde şekil verilmekte ve ardından macun, küçük parçalara ayrılmaktadır.